Bilişimde Kariyer Günü

Ülkem her açıdan kafa karışıklığı ve bir “kaos eşiği” yaşarken bilişim sektörü de bu çalkantılardan nasibini alıyor. Umarım “vur” derken öldürmezler ve doğruyu bulmak için geç kalınmaz. Hâla umutlarım yüksek ve inanıyorum ki “Aklın yolu bir” ve “su akar yolunu bulur“. Buna inanarak ve kulağımız seste, gözümüz yolda olarak biz, Netdirekt olarak İzmir odaklı büyüme, gelişme ve dönüşme yolculuğumuzu hızla, hevesle ve heyecanla sürdürüyoruz. Bilgi, beceri ve deneyimlerimizi paylaşıyoruz.

Gelecek hafta Cumartesi (15.02.2014) günü, “Sevgililer Günü“nün ertesinde İzmir Üniversitesi (İZÜ)’nde bir etkinlik olacak. Bu yıl yapılacak üç etkinliğin ilki olan ve “Bilişimde Kariyer Günü” adı verilen etkinliğe ait bilgilere https://www.facebook.com/events/1390961137832712/ den erişebilirsiniz.

İZÜ Bilişim Kulübü’nün açılış konuşmasından sonra konuşma yapacak olan altı firmadan birisi de Netdirekt olacaktır. Netdirekt adına yapacağım konuşmada ekteki görsellerde özetlenen mesajları aktarmaya çalışacağım. Umarım genç meslektaşlarımıza İzmir odaklı olarak mesleklerindeki öğrenme ve  ustalık yollarının aydınlatılmasına Netdirekt çerçevesi içinde katkı sağlayabilirim.

Slide1

İlk görselimle Netdirekt olarak sektöre katkımızı, varlığımızın nedenini ve kurumsal kültürümüzün ana temasını vurgulayacağım: “Kesintisiz Kolaylık“. Tüm bunları yansıtan iki dakikalık bir tanıtım filmi de hazırlayıp sunacağım.

Slide2

İkinci görselin ana mesajı “Kesintisiz Kolaylık” adına kendimize sürekli olarak sorduğumuz temel soruları yansıtacaktır. Bunlar:

1.Neredeyiz ve nereye gidiyoruz ? Yönümüz doğru mu ?Pusula” yla sembolleşen bu konu, dokuz sene önce Paris’in doksan kilometre kuzeyindeki bir şatonun güneş ışığı gören salonunda öğrenme yolculuğuna çıktığım “F2/Çerçeve ve Omurga” konulu liderlik modelindeki “set direction” ın güncellenmesidir.

2.Ne yapıyoruz ve nasıl yapıyoruz ? Özellikle “kaos eşiği“nde, büyüyüp gelişirken, “yere sağlam basmak” adına yaptıklarımıza ve hatta yapmadıklarımıza bakıyoruz ve adına MOTES dediğimiz iç toplantılarımızda eleştirel geribildirimlere değer veriyoruz. Böylece “disiplin” ve “esneklik” ikilisinin dengesiyle iş yerinde “huzur” ve “motivasyon“u korumaya özen gösteriyoruz. Ayak tabanıyla sembolleştirdiğimiz eylemlerimizde yere sağlam basmak için beş temel değeri “ölçülebilir” kılmaya gayret ediyoruz.

3.Ne kadar hızlıyız ? Bilişim sektöründe hem bilginin hem de yapı ve sistemlerin etkin ömürleri çok kısa. Adına “update” dediğimiz güncelleme, sadece ekranlarımıza çıkan bir uyarı değil. Bu nedenle öncelikle öze bakışla kendimizi, bilgimizi ve becerilerimizi sürekli olarak yenilemede hızlı olmaya çalışıyoruz. Bilişim sektöründeki genç meslektaşlarımız için de “kesintisiz kolaylık” adına güncel olabilmek, kendi kulvarlarını yaratabilmek adına uykusuz geceleri göze almaları işimizin ilk koşuludur. Ancak ve ancak; saatle simgeleştirdiğimiz kurumsal hıza uyan “otobüs yolcuları” yla hedefe ulaşılabileceğine inanıyoruz (Jim Collins: Good to Great).

 Slide3

Kısa filmde görüldüğü gibi “Netdirekt Ailesi” içinde olmak keyiflidir. Çalışma ortamı mükemmeldir. Arkadaşlık ve dostluklar gelişmiştir. Ancak “Kesintisiz Kolaylık” için ödenecek bedelin başında “7/24” çalışmak ve “Uykusuz Geceler” kaçınılmazdır. Beş yıl önce Hostcini ve Teknoas Şirketlerinden doğan Netdirekt‘in bugün öncül ve ardılı olan iki anonim şirketi daha vardır: Netin ve CDN. Bunlara ait daha fazla bilgiye hem web sayfalarımızdan ve hem de Bilişimde Kariyer Günü (15.02.2014) nde açacağımız standımızdan alabilirsiniz. Netdirekt‘in veri merkezi görülmeye değer bir yapıdır; yapılanmadır. Netdirekt’i oluşturan “yapı/sistem/insan” üçlemesine ben “güçlerin buluşması” diyorum. Bu üçlüye bilgi, beceri ve tutum üçlüsüyle renk vermek ve bir “duruş sergilemek” önemlidir ve sadece bizim elimizdedir. Heeman’in dediği gibi Netdirekt çalışanları “güç bende” diyebilmek ve “Kesintisiz Kolaylık” sağlamak adına her zaman öğrenme yolculuklarını hevesle sürdürmektedirler.

Slide4

Birkaç yıl önce benzer diğer kimi etkinliklerde de yaptığım konuşmaları anımsadım. Örneğin “Biyoteknoloji Günleri“nde özel çağrılı olarak dört yıl üst üste yaptığım konuşmalarda genç arkadaşlarıma ilettiğim mesajları güçlendirmek için iki Çin Öyküsü anlatırdım. Burada da yinelemek istiyorum.

1.Çinliler der ki; “Bir atınız, bir arabanız varsa üç şeyini var demektir: Atınız, arabanız ve at arabanız (1+1=3)”. Bu nedenle katılımcılarla buluştuğum ilk anda kendimi tanıtırken “Ben Netdirekt’li Koordinatör Mustafa” derim. Dikkat edilirse burada üç temel kavram vardır: “Kurum/Görev/Birey“. Yaptıklarımızı etkili kılan, değer katan, şekil veren ve geleceğimizi oluşturan bu üç kavramdır. Bunların değerini bilmek, korumak, geliştirmek ve yeri geldiğinde etkili olarak kullanmak gerekir.

2.Çinliler der ki; “Bende bir yumurta sende bir yumurta; ben sana verdim, sen bana verdin; ikimizde iki yumurta. Bende bir fikir, sende bir fikir, ben sana verdim, sen bana verdin; ikimizde ikişer fikir (1+1=4)”. İşte Netdirekt‘in doğuşunda (2009) ve bugün geleceğe uzanan noktaları birleştirme becerisinde, başarısında bu paylaşım yatmaktadır. Genç meslektaşlarıma önerim; bilişim sektöründe yalnız yaşanmaz ve Linux’tan ders almak gerekir. Bunun anlamı mutlaka daha şimdiden “network“unuzu oluşturun; güvene önem verin, güveni geliştirin ve koruyun. Filmdeki müziğin tekrarlanan sözlerini hep anımsayın : “never be alone, we can be together“. Bu sözlere yardımcı olan dördüncü görselin altındaki “bee” sözcüğü “arı” demek değildir. Haftaya Cumartesi günü birlikte olursak bu sözcüğün açıklanmasını görebilirsiniz. Kısa filmde misyonumuzu iki kere dile getiren en gencimiz Sercan’la, en yaşlımız Mustafa’nın aynı karelerde yer alması tesadüf değildir; “bee” sözcüğünü görselleştirmek içindir. On yıl önce Mısır’da Sharm el Seikh’te “Bravemen/Cesur adamlar” konulu sunumumda da “bee” sözcüğü açıklamıştım. On yıl sonra yine nasipmiş.

Slide5

Son görselim pek çok mesajı yansıtmaktadır. Zamanım kısıtlıdır. Yirmi dakikam dolmak üzeredir.Fotoğraf “mgm plus” dediğim yönetim kurulu toplantılarımızdan bir kesittir. Şimdi bir adım geri giderek son açıklamalarımı yapayım. Konuşmalarımda, sunumlarda “Ben, Netdirekt‘li Koordinatör Mustafa” diye söze başladıktan hemen sonra “3/46/69” diye “beden ölçülerimi” de iletirim. Amacım “değerleri ölçülebilir kılıp, yönetebilmek ve geliştirebilmek“tir. Otuz yıla yaklaşan “SSTC” öğrenme yolculuklarına önderlik edişimdeki ilk temel mesaj, “sadece ölçülebilir değerler gelişir” sözlerine dikkat çekmektir. Burada bana ait üç rakam, “Netdirekt’te 3 yıldan beri eşgüdüm çalışmalarına yardımcı olduğum, 46 yıldır mesleğimi yaptığım ve 69 yaşında olduğum“dur. Bu 46 yıl bana bir tek şey öğretmiştir ve onu da yukarıdaki şekilde formüle ettim.

Haftaya Cumartesi günü (15.02.2014) bu formülümün sağındaki (yeşilli) çıktıları gösteren “10S” den sadece 6-8 nci “S” leri açıklayacağım. Genel olarak anlamı da işiniz ne olursa olsun mutlaka iyi bir satıcının sahip olması gereken temel özelliklere sahip olun; onları geliştirin ve içselleştirin. Kendi değerlerinizin farkına varın. Onları disipline edin. Etkili kılın. Biz Netdirekt‘te buna gayret ediyoruz. Herşey sizin ellerinizde. Siz yeter ki isteyin.

Görüşmek üzere.

Doç.Dr.Mustafa Copcu

Koordinatör

DOD1 ve DAAS

Slide1

Merhaba

Ocak ayını yarıladık. Gelişmeler hızlanarak sürüyor. Genç meslektaşlarımız ve sektör derneğimiz üyelerinin Netdirekt’i ziyareti ile renklenen Aralık 2013 den sonra Ocak 2014 de de kimi sosyal beraberliklerin ilk adımları atılıyor. Geçen hafta bugün Aldenard’lı Anıl Gündoğan ve arkadaşı Coşkun Demirel ile görüştük (http://www.anilgundogan.com/blog/kategori/bilisim/). Konu Şubat 2014 de yapılacak olan “Bilişimde Kariyer” konulu etkinliğe Netdirekt’in katılmasıydı. İzmir Üniversitesi‘nde ve “Bilişim Kulübü” önderliğinde yapılacak etkinlikte benim de konuşmacı olarak katılmam isteniyordu. Bu istekten mutlu oldum.

Ben ve Netdirekt bu istekleri memnuniyetle kabul ettik ve beklentiler doğrultusunda desteklemeye karar verdik. Yetmişe bir kala, benim için, onlarca kez yapsam da yine hazırlıklı olmak için yine heyecan dolu günler başlıyordu. Ne yaparsak, nasıl yaparsak; ne söylersem, hangi kavramlara odaklanırsam genç meslektaşlarımıza daha yararlı mesajlar iletebilirim ? sorusuna yanıt arayan günleri hazla yaşamak beni mutlu ediyor.

Bu düşüncelerle Çeşme çatıdaki kitaplığıma baktım ve elime bir kez daha “Kendi Everest’inize Tırmanın” kitabı düştü. Kitabın yazarı olan ve ortanca oğlumdan (Prof.Dr.Eray Copcu; www.mest.co) bir yaş büyük olan sevgili Nasuh Mahruki’ye hayranım. Bu kitaptan bazı alıntılar yapıp daha sonra yazımın konu başlığı olan “DOD1 ve DAAS“a değineceğim.

“DOD1” ne demektir ?

Ebilsad toplantısında Egeli sektör temsilcilerine anlattığım gibi “DOD1: Do Or Die / Yap ya da öl” anlamında olan bu söz dizisi, şirketlerin ilk yıllarında “Kalite/Maliyet/Hız” üçlüsündeki dengeyi kurmak adına, rekabet etmek, hayatta kalmak adına yapmak zorunda oldukları temel eylemleri simgelemektedir. DOD‘un “1” i olduğuna göre “2”si de vardır (DOD2) ve onu bir başka yazımda anlatırım.

DOD1 de “bilgi, beceri ve tutum” ya da “hazırlık, yetkinlik ve tutku” yanında “şans” ne kadar önemlidir ? sorusuna yanıt aradığımda…

Birkaç gün önce ustalık yolculuklarını başarıyla geliştirirken iki arkadaşımızla yollarımız ayrıldı. Hocalarının referansıyla beş genç meslektaşımızla iş görüşmeleri yaptık. İkisinde karar kıldık. Yakında onları deneme sürecine alacağız. Öğrenme hız ve heveslerini göreceğiz. Kendilerine şans diliyorum ve işte tam bu noktada “şans” sözcüğüne de sevgili N.Mahruki’nin “Bir Hayalin Peşinde” kitabından küçük bir alıntı ile değinmek istiyorum. Bu arada yıllar önce S.Segal’ın “Kuşatma Altında 2” filmini izlerken “şans hazırlıklı beyinden yanadır” deyişini anımsıyorum. Bunu da önemsiyorum ve şimdi bu ikisini biraraya getirmeye çalışacağım:

“…Tırmanıştan önce dostlarımdan sadece ve sadece şans dilemelerini isterim, yalnızca buna ihtiyacım olduğunu düşünüyorum, gerisi ise zaten benim işim. Kolay gelmesine gerek yok, isterse zor olsun, buna hazırlıklıyım. Başarı dileğine de gerek yok, hak ediyorsam başarı zaten gelecektir. Kendine dikkat et uyarılarına da gerek yok, her zaman kendime dikkat ederim, etmek zorundayım, bu oyunun sert kurallarını çok iyi biliyorum. Ancak şansa her zaman ihtiyacım var, bu yüzden dostlar bana yalnızca şans dileyin…”

Ben de genç meslektaşlarımıza deneme sürecinde şans diliyorum. Netdirekt’in “Kesintisiz Kolaylık” yönünde aldığı önlemlerin, herşeyi yedeklemenin ekstra maliyetlerini karşılama gayretlerine de  şans diliyorum. İstanbul odağından İzmir’e yönelirken yeni adımlarında şans diliyorum. Netdirekt ve Ebilsad beraberliğine de şans diliyorum…

DAAS‘ ın şansla ilgisi var mıdır ?

Bu kısaltmayı önce “DAS” olarak yazmıştım. Cümlenin açılımı “Desktop As A Service” idi ve oradaki “A” ı küçümsemiştim. Ona kısaltmada yer vermemiştim. Netdirekt Pazarlama ve Satış Bölüm Müdürü Kerem Copcu beni uyardı ve doğrusunun “DAAS” olduğunu öğretti. Teşekkürler Kerem. Bu DAAS neden önemliydi ve nasıl olup da DOD1 ile yanyana gelmişti ? Bu tümüyle benim kişisel ve güncel, seçimimdir; etkilenişimdir.

Slide2

Çünkü geçen cuma günü Netdirekt’te yetmişe bir kala pastasındaki mumları üfledikten sonraki sohbette “Ebilsad bizi tekrar ziyaret etmek istiyormuş” haberini alınca önceki toplantının video kayıtlarını yeniden incelemeye başladım. Gördüm ki; Ebilsad’ın toplantıya katılan Egeli bilişim sanayicisi üyeleri “DAAS” a çok ilgi göstermişler.

Teknik ve İş Geliştirme Bölüm Müdürümüz Y.Semih Alev de bu teknik işin pratik faydalarını (kolaylık, ucuzluk, kesintisizlik, süreklilik, uzaktan erişim, dertsiz erişim, tatil yapabilmek, sürekli güncel, güvenli, vb) çok güzel anlatmış. Ne mutlu bana ki; SSTC (Selling Skills by Trained Competence / Eğitilmiş Yetkinlikle Satış Becerileri) ilk temel kurallarının, istekle, inançla, tutkuyla bu kadar güzel ortaya konmasına tanık oluyorum. Teşekkürler Semih.

Şimdi bence yapılacak iş Ebilsad’ın ikinci parti toplantısı öncesinde DAAS’ı tıpkı DOD1 gibi düşünüp önemle ele alıp sunum olarak şekillendirmek; demosunu hazırlayıp daha geniş erişimci kitlesine eriştirebilmek.

Aydınlık yollardaki öğrenme ve ustalık yolculuklarını sevgiyle, inançla etkili kılan Netdirekt’lilere “Kesintisiz Kolaylık” sağlamayı zenginleştirme gayretlerinde “şans” diliyorum.

Doç.Dr.Mustafa Copcu

Koordinatör

Ebilsad Ziyareti

Slide1

Merhaba

Netdirekt’te aralık 2013 çok yoğun geçti. Önce İstanbul Grubu geldi. Ardından Ebilsad’ın Netdirekt’i ziyareti gerçekleşti. Bunlara ek olarak C.B.Ü.Kırkağaç Meslek Yüksek Okulu-Bilgisayar Teknolojileri Bölümü öğrencileri geldiler. Tüm bunlara baktığımda benim için Netdirekt’te yılın son ayı çok verimliydi. Günler soluksuz geçerken Netdirekt’in iç dinamikleri de hızlanmıştı. Çalışanlarla yapılan yıllık F2F görüşmelerde hem 2013 un performansı değerlendirildi hem de deneyimlerin öğrettiklerine bakıp 2014 operasyonlarına çerçeve çizildi. Beşinci yılına girmekte olan Netdirekt’in 2019 yılına uzanan stratejik ajandasında yer alan konuların ana hatları yeniden gözden geçirildi.

Bu amaçla, öncelikle Netdirekt’in ana motorunu çalıştıran iş koluna odaklanma güçlendirildi. Disiplin, motivasyon ve iş yeri huzuru üçlüsündeki değerlendirmelerle personel hareketleri sonuçlandırıldı. Portföy analizleriyle stok yönetimi etkili kılındı. Operasyonel verimliliği geliştirmek için pazarlama, satış ve teknik bölümler arasında ortak hedefler için bütünleşik eylemlerin plan ve programları yapıldı. Sözün özü, aralık 2013 her yıl sonundan hem biraz daha fazla renkli ve hem de biraz daha fazla duyarlıydı. Öğrenme yolculuklarımız hızlanıyordu; ustalaşıyorduk.

İki grup halinde gelen seçilmiş elli öğrencinin Netdirekt’i ziyaretinde çok güzel enstantaneler vardı. İlgileri yüksekti. Kimileri öğütlerimi dinleyip Netdirekt’in internet sayfasını inceleyip gelmişlerdi. Ziyaret programının ikinci adımı olan toplantı salonundaki kısa tanıtımda “Netdirekt ne iş yapar ?” soruma doğrudan “Kesintisiz Kolaylık” sağlar diyebilecek kadar okuduklarını özümsemiş olanlar vardı. Hayranım gençlere. Bravo onlara. Umutlarımı artırıyorlar. Ziyaretin ilk adımı Netdirekt kafeteryasında birlikte yenen öğle yemeğiydi. Üçüncü aşama bölümlerin ve veri merkezinin gezilmesiydi. Son bölüm ise yine kafeteryada çay sohbeti ve ayrılmazdan önce yapılan küçük bir testti.”Satrançta bir taş olsaydınız, hangi taş olurdunuz ?” soruma verilen yanıtlarda dikkate değer sayıda “piyon olmak” vardı. Yine de çoğunluk başta “vezir” olmak üzere diğer taşlarda yer alıyordu. Buna bakınca gençlerin hırslarına hak vermek gerekse de; sorumun amacı “emekle yoğrulacak yemek” için ve “her piyon potansiyel vezirdir” deyişiyle “uykusuz geceler“e dikkat çekmekti. Bugün gelecek yeni adaylarla da bu algının testini yapacağız.

Slide2

Biraz önce Ebilsad‘ın internet sayfasına baktım ve Netdirekt ziyareti ile ilgili bir duyuruları var mıdır diye aradım. Bulamadım. Bu nedenle daha fazla gecikmeden “Netdirekt Koordinatörü” gözüyle Ebilsad’ın Netdirekt’i ziyaretine ait algılarımı burada yazarak paylaşmak istedim. Bu ziyarete ait ilk sözüm tek kelimeyle “mükemmel“di. Başta dernek başkanı Erkan bey olmak üzere beraberliğimize katılan her iki tarafın yönetim kurulu ekibine ve tüm sektör dostlarımıza teşekkür ediyorum.

Slide3

Ziyaretin ikinci adımı olan kısa tanıtım ve tanışma toplantımızda Netdirekt’in sembolleri olan “Pusula, Ayak izleri ve Saat” görselleriyle yerimizi ve yönümüzü, neleri nasıl yaptığımız ve ne kadar hızlı olduğumuzu anlatmaya çalıştım. Bu arada öylesine teknik terimler kullanıldı ki çoğunu ben anlamadım. O süreçte sunumda yer alan kurucu ortaklarımız ve Bölüm Müdürlerimiz olan Kerem ve Semih beyler karşılıklı soru-cevaplarla beklentileri çok iyi anlamış ve açıklamış olmalılar ki katılımcıların gözlerinde parıldayan ışıkları ben bile gördüm. Sevindim. Sanırım yeni ufuklar açıldı. Yeni fırsatların ve beraberliklerin ilk adımları atıldığına inanıyorum. Yeni yılın bu ilişkiyi bir adım daha ileriye taşıyacağına eminim. Bunun için de toplantı öncesi ve sonrasında çektiğim video kayıtlarından kısa bir montaj film hazırlayıp Erkan beyden alacağım isim ve adreslerle Netdirekt’i ziyaret eden sektör dostlarımızı bizzat iş yerlerinde ziyaret etmek istiyorum.

Yeni yılın sağlık ve esenlik; bol ve bereketli kazançlar getirmesi dileklerimle yolunuz hep aydınlık olsun.

Doç.Dr.Mustafa Copcu

Koordinatör

Genç Umutlar

GR211

Merhaba

Yıl sonuna yaklaşırken hem Netdirekt’te hem de ülkemde birden trafik, med-cezirvari şekilde hızlandı. Netdirekt’te önce iki grup halinde genç meslektaşlarımızın ziyaretleri iki haftamıza renk kattı. Ben kendi adıma, karşımda ışık saçan, pırıl pırıl parlayan, ter temiz gözlere ve yüzlere baktıkça elli yıl öncesindeki üniversite yıllarımın heyecanlarını yaşadım. Ekip olarak bu kez çok iyi organize olduk ve geçen yıla oranla genç meslektaşlarımızla beraberliğimizi daha verimli, daha etkili kılmaya çalıştık. Emeklerimiz boşa gitmedi. Öğretirken biz de yeniden öğrendik. Bildiklerimizi pekiştirdik. Adım adım geliştik. Bu konuda görev alan ekibimizin en genç elemanı Sercan’ın video kameranın monitorundan oluşumlara odaklanırken çok şeyler kazandığına eminim. Bildiklerini her seferinde yeni bir çerçeveye oturtarak sunan Kırgel’in sunum becerilerini geliştirdiğine eminim. Karşılama ve ikramların eksiksiz yerine getirilmesine nezaret eden, dört toplantı boyunca birlikte olmaya özen gösteren Eda’nın elindeki cep telefonundan sıyrılabildiği sürece kimi becerilerini geliştirme fırsatlarını daha iyi görebildiğine eminim. Bu konuda ikinci yılını tamamlayan Netdirekt’in genç meslektaşlarımızın geleceğe olan umutlarını güçlendirmelerine katkı sağladığına eminim.

Ziyaretlerden sonra ekibimize ve okul yönetimine yazdığım iletide;

“Merhaba,

C.B.Ü.Kırkağaç MYO öğrencilerinden seçilmiş iki grubu 13.12.2013 ve 20.12.2013 tarihlerinde Netdirekt’te ağırladık. Netdirekt’i anlatıp gösterdik. Öngördüğümüz programı eksiksiz uyguladık. Katkılarınızla iyi bir organizasyon gerçekleştirdik. Bunu da bir “sosyal sorumluluk” etkinliği olarak düşünürsek genç meslektaşlarımızda önemli ve olumlu izlenimler bıraktığımıza, geleceğe umutla bakmalarına katkı sağladığımıza eminim.

Ben konuyu Netdirekt blogunda dile getireceğim. Ayrıca sosyal medyada duyurulmasında fayda umuyorsanız Eda hanım gereğini yapacaktır.

Teşekkürlerimle esenlikler ve sağlıklar diliyorum…” 

ve yönetimin anında gelen yanıtında;

Merhaba,

Netdirekt’e sizleri ziyarete gelen öğrencilerimize göstermiş olduğunuz ilgi, yakınlık, misafirperverlik ve samimiyetten dolayı çok teşekkür ederiz.

Tüm öğrencilerimiz yapmış oldukları ziyaretten son derece memnun olduklarını, çok verimli geçtiğini ifade etmektedirler.

Öğrencilerimizin çoğunun belki de bir daha göremeyecekleri bir kurumun kapılarını açtığınız, böyle çok önemli bir deneyimi onlara yaşattığınız için bölümüm ve kurumum adına bu organizasyonda emeği geçen herkese ayrı ayrı tekrar çok teşekkür ederim. Umarım sizler de bu ziyaretten memnun kalmışsınızdır.

Kolay gelsin, iyi çalışmalar.

Öğr. Grv. Murat ALBAYRAK / Müdür Yardımcısı / Bilgisayar Teknolojileri Bölüm Başkanı /Celal Bayar Üniversitesi Kırkağaç MYO…

Daha ne ister insan ! Bilginin de zekatı vardır. İnanıyorum ki bu küçük adımlar birer kelebek etkisi ile hepimizin yarınlarına olumlu katkılar yapmıştır.

GR204

İki grubun arasında yer alan bir başka aktivite de “Netdirekt-Ebilsad” beraberliğine atılan ilk adımdır. Mükemmel bir toplantı yaşanmıştır. Her iki taraf için de gerçek anlamda “kazan-kazan” durumu yaratmanın somut örnekleri ortaya çıkmıştır. Bunu da bir başka yazı konusu yapacağım.

Ülkemde eğrilerle doğruların birbirine karıştığı bir kaos ortamı yaşanmaktadır. Çıkarlar büyüdükçe su yüzüne çıkan, etik olmayan paylaşımların kavgası büyümektedir. Gruplar çeteleşerek, yasaları ve ahlakı hiçe sayarak gözümüze baka baka yalan ve dolanlarını sürdürmektedirler. Biz tüm bunları Allah’a havale ederek, aklımızı ve enerjimizi yitirmeden işimizi yapmayı sürdürüyoruz. Belki böylesi kavgalar bir gün gerçekten düze çıkmamızı sağlayacaktır. Aydınlık yollardaki emeklerle, hiç bir zaman boşa gitmediğine inandığımız uykusuz gecelerdeki çalışmalarla, umutlarımızı koruyarak yeni yıla girmenin son hazırlıklarını şevkle sürdürüyoruz.

Genç meslektaşlarıma toplantılarımda birkaç soru soruyorum. Bunlardan kimileri şöyle;

* Okul size ne öğretti; ne öğretiyor ? Beklediğim yanıt da şu: “Okul bize öğrenmeyi öğretiyor“. Bir diğeri de;

* Bizim dönemimize göre bugün sizin işiniz hem çok kolay, hem de çok zor. Neden ? Beklediğim yanıt ya da vermek istediğim mesaj şu: İşiniz kolay; çünkü bilgiye erişmeniz çok kolay. Bizim zamanımızda bilgi ya çekmecelerde gizliydi; ya akıllarda saklıydı ya da kitaplarda, uzağımızda idi. “Bilgi güçtür” denir ve birileri diğerlerine hükmederdi. Bilgiye kolay erişmeniz  nedeniyle işiniz kolay. Ancak herkesin kolaylıkla eriştiği ham bilginin bugün pek fazla değeri yok. Önemli olan bilgiyi işleme becerisi; bilgiye değer katabilme hüneri ki bu da öğrendiklerimizden, öğretilenlerden farklı yetkinlikler gerektiriyor. Bu nedenle işiniz zor.

Şimdi çok sevdiğim, “Avucunuzdaki Kelebek” seminerine eşimle birlikte katılıp çok şeyler öğrendiğim, keyif aldığım, ustalık yolculuğumda adını hep gururla söylediğim sevgili Ahmet Şerif İzgören“in “Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır” isimli kitabından gerçek bir öyküye yer vererek yazımı tamamlamak istiyorum.

“… Tıp öğrencisi, Bursa’daki Bilge Kitabevi’nin raflarını karıştırırken aradığı kitabı bulduğuna sevindi. Kitabın arkasını çevirdiğinde gördüğü fiyat gülümsemesini dondurdu. Belli etmeden sayfaları hızla geçti, aradığı bölümü buldu. Kitabevinin sahiplerine gizlice baktı. İkisi dünyadan bihaber müşterilerle görüşüyorlardı. Öğretmenin ödev verdiği yeri hızla okudu, bitirince dışarı çıktı. 

Ertesi gün yine geldi ve kitabın olduğu bölmeye geçti. Allahtan raflar kendisini gizliyordu, hızla sayfayı buldu ve okumaya başladı. 

Öğrenci yaklaşık bir ay boyunca iki günde bir kitabevine gidip dersine çalıştı, iş yerinin iki sahibi hiç farkına varmadılar. Bitirme sınavına bir hafta kala kitapçıya yine hayalet gibi sessizce süzüldü. Kitabın olduğu rafa geldiğinde kitabı bulamadı. Alt rafa, üst rafa baktı, bulamadı. Genç öğrencinin rengi attı. Belli etmeden tüm rafları inceledi. Kitap satılmıştı. Buz gibi bir renkle orayı terk ederken bir aydır ilk defa kitapçının iki sevimli sahibiyle göz göze geldi. 

“Merhaba” dediler.

“Merhaba…”

“Oturmaz mısınız ?”

Öğrenci sessizce kendisine gösterilen tabureye oturdu. Kitapçı tezgahın altına uzandı. Genç öğrencinin korku dolu bakışları altında kitabı çıkardı. “Geçenlerde birisi geldi ve fiyatını sordu alacak gibi göründü. Ben de raftan indirdim ve senin için sakladım. Buradan alıp okuyabilirsin” dedi. 

Genç öğrenci, doktor çıktıktan sonra da Vural ve Mustafa Bey’î hiç unutmadı, fakir hastalarından hiç ücret almadı…”

GR209

İşte bir yanda böylesi zekatlar; bir yanda ayakkabı kutularında Makedonya dolarları; bir yanda bilgiye erişmenin zorluğu; bir yanda bilgiye değer katan Netdirekt çalışanlarının bilgi ve becerileri… Aklımı yoran bu kaosun içinde de mutlaka bugün benim göremediğim bir sistem, bir denge vardır ki 2013 geçen yıldan iyiydi ve 2014 mutlaka daha iyi olacaktır. Umutlarım hâlâ çok yüksek.

Sağlık ve esenlik dileklerimle.

Doç.Dr.Mustafa Copcu

Koordinatör

“İş ve İlişki Odaklılık”

Slide1 Slide2

Merhaba,

Kesintisiz Kolaylık” kavramıyla başladığım yazılarımda bir çerçeveye sadık kalmaya çalışıyorum. “Kesintisiz Kolaylık” için kurumların 3 temel taşı olan “Yapı, Sistem ve İnsan” üçlüsüne özel anlamlar yükleyerek güncel mesajlar vermeye gayret ediyorum. “Kesintisiz Kolaylık” için çalışan ve müşterinin iletişim biçimlerini yansıtan söz ve eylemlerinde “Görsel, İşitsel ve Kinestetik” tarzlarının hangisinin baskın olduğuna göre “Sonuç ve Süreç” in önemli olduğuna değiniyorum. Tüm bunları yaparken kurumların “beceri” düzeyini yansıtan “sistem” temel taşında “Disiplin ve Kurallara” çift taraflı uyumlar için katkıda bulunma çabası içinde oluyorum. Bugün yöneticilerin liderlik ve rehberliklerinde kişiye göre “İş(görev) Odaklı” ve “İlişki Odaklı” yaklaşımlarına değinmek istiyorum.

Yazımın konu başlığı olan “İş ve İlişki” konusu iç içe geçmiş ve çoğu zaman farklı etkileri göz ardı edilmiştir. Öğrenme ve ustalık yolculuklarımı şekillendiren anılarımdan geri dönüşlerle global ve yerel örneklere değineceğim.

Bugün Çimentaş’ın Türkiye Direktörü olan sayın Taner Aykaç’la beraberliğim on dokuz yıl önce bu mevsimde iş odaklılıktan ilişki odağına fokuslandı. O anda bunun ayırdında değildim. Üç evrim aşamasından esinlenip adına CINOS dediğim İsviçre şirketindeki teknik ve akademik görevlerime bir de orta düzey yöneticilik eklenmişti. Bu durumda işe, göreve, sonuçlara verdiğim önemin daha fazlasını ilişkilere vereceğimi henüz tam anlamış değildim. Taner bey bana ödünç bir kitap verdi. Kısa sürede okumamı istedi. Kitabın dili, konusunda arayış içinde olan lider-yönetici konumundakilere, rehberlik edecek temel kavramlar doluydu. Kitabın adı: “Mükemmeli Arayış” dı. O kitapta kurumu oluşturan yapı, sitem ve insan ağlarının iç ve dış dinamiklerle etkileşimlerinde “Karanlığın Güçleri” ve “Aydınlığın Güçleri” ayrımları yapılıyordu. Bu ayrımı yazarlar, aynı zamanda “Sert kavramlar” ve “Yumuşak Kavramlar” isimleriyle McKinsey’in “Yedili Çerçeve“sine oturtuyordu.

Kitabın öyküsünü internette inceledim. Otuz altı yıl önce (1977), ben Araştırma Enstitüsünde henüz doktoramı tamamlamamışken ABD’de San Francisco’da McKinsey’in bölge direktörü üst yönetime iki proje sunar. Projelerden biri “İş Stratejisi” diğeri ise “Çalışan ve Ekip”le ilgilidir. Şirketin New York’taki merkezin üst yöneticileri “İş Strateji”  projesine sahiplenirler ve en üst düzeyde destek verirler. Diğer proje ise San Francisco’daki iki danışmanın kucağında kalır. Proje pek fazla desteklenmez. Bütçesi zayıftır. Danışmanlar önce en yüksek performans gösteren kendi çalışanlarıyla görüşür ve daha sonra tüm dünyayı dolaşıp en başarılı şirketleri incelerler. Bu görüşmeler iki yıl sürer. Danışmanların aklında bir teori oluşur. Heyecanlanırlar. İkinci yılda şirketin Münih’teki ofisinde Siemens’ın yetkililerine iki günde 700 den fazla slaytla tutkulu bir sunum yaparlar. Bu toplantıdaki sözcükleri kendilerinden önce ABD’e ulaşır. Hemen PepsiCo’dan bir teklif alırlar. Onlar McKinsey’de kalıp “Mükemmeli Arayış (In Search of Excellence)” isimli kitaplarını yazıp iş dünyasının en önemli doktrinine imza atarlar. Bu yazarlar Tom Peters ve Robert H.Waterman‘dır.

Bu kitabı neden bu kadar önem veriyorum ?

Bay Peters öncelikle şirketlerin o güne kadar başarı için öngördükleri  “Taylorism’le başla, Druckerism’den bir kat ekle ve biraz da McNamaraism’den de bir doz kat” yönetim biçimine bir baş kaldırış olmuştur. Tom bey kitabında sekiz ana başlık altında öğrenme yolculukları önerir. Kitap için sözün özü; “Başarı için üç şeye dikkat edin: Çalışan, Müşteri ve Eylemler“. Bu yaklaşımla Bay Peters, “fasulye sayıcıların zorbalığı” dediği sadece sonuçlara, rakamlara bakarak yöneten finans odaklı yöneticilerin tarzlarına karşı çıkmaktadır. O zaman için bu iddialı yaklaşım bir iş stratejisi evriminden çok bir devrim olmuştur. Ki o günlerde iş dünyasının gündeminde ne “CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi)” ne de “Mor İnek (Seth Godin)” ya da Türkiye’ye yansıyan boyutuyla “Mor İneğin Akıllısı (rahmetli Prof.Dr.Arman Kırım)” henüz yoktur. Ama var olan bir şeyle on altı yılım geçmişti. Bu eski zorba yönetimin, başarının bütçeyi gerçekleştirmek olduğunu düşünen “sert kavramlı” yönetim temsilcisi bir genel müdürle 0n altı yıl çalışmıştım. Amerikan aile yapısında gelişen, İstanbul efendisi ve yaşam kültürü, İsviçre’nin saat dakikliğindeki “sistem“inde kariyerini geliştiren gerçek bir “fasulye sayıcısı” olan bu genel müdürden sonra bana yukarıdaki kitabı ödünç veren arkadaş yönetici ile beraber olmak işimi kolaylaştırmıştı. Bugün düşünüyorum da her ikisi de benim için gerçek birer şanstı. Her ikisine de minnettar olmam gerektiğini biliyorum ve şükrediyorum.

Biz bugün “Netdirekt olarak tüm internet servislerinde müşterilerimize kesintisiz kolaylık sağlarız” söz verişimize erişirken çok şükür ki geçen dört yıl içinde bunların hiçbirini yaşamadık; yaşatmadık. Bu esas olarak kurucu ortaklarımızın, bölüm müdürlerimizin, direktörlerimizin ve müdürlerimizin iş yapış biçimlerinde ilişki boyutu, görev boyutundan daha önemli, daha etkili olmuştur. Bu da Netdirekt içinde “Huzur, Motivasyon ve Güven” üçlüsünün “Disiplin” e zarar vermeden sürekli olarak canlı kalmasını sağlamıştır.

Netdirekt’in DOD2 evresine (bu kavramı daha sonra açıklayacağım) baktığımda “İş ve İlişki” dengesi açısından neler dikkatimi çekiyor ?

Netdirekt beraberliğimde, eşgüdüm gayretlerimde hiç bilmediğim yep yeni bir sektörün içindeyim. Yaşım yetmişe doğru giderken bir yandan anı yaşamak (carpe diem) adına yavaş olmak istiyorum; diğer yandan da dinamiklerini öğrenmeye çalıştığım sektörün hızına uyabilmek için de çabuk hareket etmem gerektiğini görüyorum. Orta yolu bulmaya çalışıyorum. Bunu adı da “optimize etmek” olsa gerektir. Her neyse ?

Son iki yılda Netdirekt çalışanlarının “iş ve ilişki” adına ne tür sektörel etkinliklere katıldığına ve neler edindiklerine baktım. Geçen yıl Frankfurt’taki global; bu yıl İstanbul’daki yerel sektör etkinliğine katılan kurucu ortaklarımız, İş Geliştirme ve Pazarlama Bölüm Müdürlerimiz Y.Semih Alev ve Kerem Copcu’ nun kişisel ve kurumsal etkileşimlerden çok mutlu olduklarını gördüm. Bu mutluluğun izlerini yeni web sayfamızdaki ifadelerde, sunulan ürün ve hizmetlerde, güçlendirilen bulutta görüyorum. Gerek veri merkezindeki yeni yatırımlarda, gerek müşteri portföyündeki yeni iş ortaklarının beklentilerinde ve gerekse bu hafta İzmir’e gelecek olan İstanbul Grubu rakip ve iş dostlarıyla güçlenen bağlarda hem iş hem de ilişki boyutunda gelişmeler olduğunu anladım. Sevindim. İnşallah sağlığım elverir de bu yeni dostlarla Netdirekt çatısı altında tanışma, buluşma ve görüşme olanağım olur ve onlara da “Kesintisiz Kolaylık” yolunda hangi temel taşlarının hepimiz için ortak önemde olduğunu anlatabilirim. Nasip meselesi !

Asıl önemlisi; geçen hafta (05.12.2013) Haliç Kongre Merkezi’nde  gerçekleştirilen “Datacenter Dynamics Converged 2013 İstanbul Konferansı” isimli etkinliğe katılan Teknik Müdürümüz Burak Yaltı ile Teknik Destek Uzmanımız Semih Kırgel‘in sözleri bu yazımın başlığı olan “İş ve İlişki Odaklılık” yaklaşımımı zenginleştirdi. Paylaşımları için kendilerine teşekkür ediyorum.

Burak bey heyecanla, gözlerinin içi parlayarak diyor ki

“Katıldığımız etkinlikte, bir veri merkezinin enerji altyapısından iklimlendirmesine, kabinet yerleşiminden kablolama tekniklerine, fiberoptik teknolojisindeki yeniliklere kadar birçok güncel bilgiyi takip etme şansımız oldu. Her ne kadar sürekli olarak yenilikleri internet ortamında araştırıp, güncel kalmaya çalışsak da, tek bir çatı altında “tüm altyapı sunan” firmaların bilgilerimizi pekiştirmesi oldukça faydalı oldu. Sektörün neresinde olduğumuzu, neleri doğru yaptığımızı, neleri daha iyi yapmamız gerektiğini anlamış olduk…Yine de kendime sorduğum zaman “%95 birçok şeyi iyi ve doğru yaptığımızı” gördüm. Zaten farkı yaratmak için bize o %5 lik kısım gerekiyor. Sizin adına DOD2 dediğiniz bu aşamanın eylem planının,  NOV13MOTES  görüşmelerimizin ışığında bütçelerimizin hazır olduğunu bilmekle birlikte şimdi daha da önemli olduğunu anlıyorum…Bunun dışında ilk girdiğimiz sunumda, “sektörün istatistiklerini” görme şansımız oldu. Buradan çıkardığımız mesaj şu oldu, 2014 yılında sektör %30 büyüyecek. Enerji kullanımı, sunucu ihtiyacı, personel ihtiyacı herşey %30 artacak. Bizim de planlamamızı buna göre yapmamız faydalı olacaktır… Yönetimin bu konuya yaklaşımının olumlu olması için desteğinizi bekliyorum…Bunun dışında konferansa katılan, bizim de ürün aldığımız E….p  firmasının Türkiye satış müdürü ile tanışma fırsatımız oldu. Kısa süre içerisinde almayı planladığımız ….yeni kabinet için daha güzel bir fiyat alma sözü aldık…”

Tekrar teşekkürler Burak bey. Görüyorum ki internet ortamında iş odaklı yaklaşımlar yeterince etkili olurken ilişki odaklı, güven veren, güveni pekiştiren bütünleyici etkiler daha çok “F2F/Yüz yüze” görüşmelerde, diğer bir deyişle “İlişki Odaklı Yaklaşım” boyutunda olmaktadır. Bizim Netdirekt olarak müşterilerimize vermeyi taahhüt ettiğimiz “Kesintisiz Kolaylık” için her iki odakta etkili olduğumuzu görüyor ve seviniyorum.

Daha ne ister insan. Binlerce şükür. Böylece “Biz düşüncesiyle yüksek performanslı Netdirekt ekipleri olarak, tüm internet servislerinde müşterilerimize Kesintisiz Kolaylık sağlayan” çalışanlarımızın 2014 yılında daha fazla, daha tutkulu performans göstereceklerine inanıyoruz. Allah tüm kurumlara böyle çalışanlar ve kendilerini iş ve ilişki geliştirme konusunda öğrenmeye, ustalaşmaya adayan çalışanlar nasip etsin ki işte o zaman “Kesintisiz Kolaylık” herkesin harcı olsun.

Doç.Dr.Mustafa Copcu

Koordinatör

Sonuç ve Süreç

Slide1

Merhaba

Yılın son ayına girdik. Bu ay, yıl başında çizilen hedefler ve ulaşılan sonuçlar pek çok açıdan ele alınıp değerlendirilecek. Başarı ya da başarısızlıklar ölçülecek. Her ay yaptığımız MOTES (Marketing Technical Sales-Operational Excellence) toplantılarının 2013 yılı için sonuncusu yapılacak. Tüm çalışanlarla bir yılın getirdiklerinin hem 2014 yılı için hem de beş yıllık hedeflerimizle 2019 yılı için umutlarımızı artıran katkıları irdelenecek. Çıta biraz daha yükselecek. Başarının sonuçlarına katlanmak biraz daha zorlaşacak. Bilgiler güncellenecek. Beceriler geliştirilecek. Netdirekt olarak elimizden düşmeyen pusulayla yönümüz, rotamız bir kez daha uzun vadeli olarak görüşülecek. Yapımız, sistemlerimiz ve İnsan Kaynaklarımız müşterilerimize, tüm internet servislerinde vaat ettiğimiz “Kesintisiz Kolaylık” için 2013 yılında yaptıklarımız ve yapmadıklarımız tartışılıp yeni kararlar alınacak. Peşinen hepimiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Ben “Adil Süreç” kavramını çok sevdim. “Prosedür Adaleti” de denen bu kavramın Prof.C.Kim ve Prof.R.Mauborgne tarafından doksanlı yılların sonuna doğru iş dünyasına kazandırıldığını görüyorum. Seksenli yılların sonlarına doğru asansör sanayinde ortaya çıkan krize çözüm arayan Elco Firmasının yaşadığı “öğrenme yolculukları”nı “Adil Süreç (Fair Process)” in çerçevesi ile öyküleştirdiler (http://hbr.org/2003/01/fair-process-managing-in-the-knowledge-economy/ ).

Bu ikili daha sonra aynı kavramı “Mavi Okyanus Stratejisi”  isimli kitaplarının teması yaptılar ( https://www.google.com.tr/#q=Blue+Ocean+Strategy). Adına “CINOS” dediğim ve global birleşmelerle önemli dönüşümler yaşayan bir İsviçre şirketindeki 24 yıllık iş yaşamımda (1985-2009) bu kavramı çok defa uygulamaya aktarmaya çalıştım. İlk defa “SFP/Küçük Çiftçi Projeleri” nin ülkemdeki örneklerinde faydalarını gördüm (1998) . Bu kavramın bizim bireysel ve kurumsal liderlik ve koçluk modellerimizi daha etkili kıldığını anladım. Şimdi de aynı kavramı Netdirekt ve Netin‘in  hızlı gelişmesinde, kurumsallaşma adımlarında etkili kılmaya çalışıyoruz.

Bir zamanlar Harvard İş Okulu’nun kadrosunda olan bu iki hoca Harvard Business Review (HBR) Serisinin Temmuz-1997 sayısında “Adil Süreç“i ele alırken Londra’dan kısa bir öyküyle kavramı daha iyi anlaşılır kılmak istiyorlardı. O kısa öyküyü ben de yazımın mesajını pekiştirmek için burada paylaşmak istiyorum:

“… Londra’da bir polis memuru, trafik kurallarına aykırı davrandığı için bir kadına ceza keser. Kadın dönüşün yasak olduğunu gösterir bir trafik işareti olmadığını söyleyerek tepki gösterir. Polis memuru da eğilmiş ve yoldan görülmesi zor olan bir trafik işaretindeki yasak uyarısını gösterir. Sinirlenen kadın mahkemeye baş vurarak itiraz etmeye karar verir. Sonunda duruşma günü gelir ve kadın konuşma sırasının kendine gelmesini sabırsızlıkla bekler. Kendi açısından olayı anlatmaya başladığında hakim onun  konuşmasını durdurur ve hızla lehine karar verir.

Kadın kendini nasıl hissetmektedir ? Hakkı korunmuş ? Muzaffer ? Tatmin olmuş ? Hayır. Sinirli ve çok mutsuzdur. Mahkeme koridorunda tepinmektedir. “Ben adalet için geldim. Ama hakim neler olduğunu anlatmama izin vermedi” diye bağırmaktadır…”

Kadın sonuçtan memnundur. Ancak sonucu ortaya çıkaran süreci beğenmemiştir. Ekonomistler insanların sadece sonuçlarla ilgilendiğini kabul ederler. Bu varsayım daha çok işletme teorisinden ve pratiğinden gelmiştir. Ne yazık ki bugün hâlâ pek çok işletmede performans yönetiminde, teşvik sistemlerinde sonuç odaklı olarak davranan yöneticiler çalışanların neden mutlu olmadıklarını anlamakta zorluk çekiyorlar. Hiç unutmadığım bir enstantanedir. Yıllar önce bu konudaki mutsuzluğunu dile getiren bölge müdürünü azarlayan genel müdür “nankörler” demekten kendini alamamıştır; ki o yöneticinin çok gelişmiş eğitim ve öğretim yaşamında Amerika ve İsviçre ağırlıklı yıllara sahiptir. Sonuç odaklı olmak kuşkusuz önemlidir. Sonuç odaklı olmak aynı zamanda kolaydır. Süreç odaklılık zordur. Emek ister, sabır ister ve gerçekten iyi dinleme becerisi ister; görünmeyeni görmeyi gerektirir. Süreç yönetimi liderlik ve koçluğu zorunlu kılar. Süreç odaklılık sonucun sorumluluğunu birlikte paylaşmayı öngörür.

Adil Süreç”, performans açısından kritik olan tutum ve davranışları derinden etkiler. Güven yaratır ve düşüncelerin kilidini açar. “Adil Süreç” sayesinde yöneticiler çalışanların gönüllü işbirliğini sağlayarak en zahmetli ve zor hedeflere bile ulaşabilirler. “Adil Süreç“le insanlar iş hayatında uzlaşma ve fedakarlıkların gerekli olduğunu kavrayabilir ve şirketin uzun vadeli çıkarları için kişisel kısa vadeli beklentilerden gönüllü olarak ödün verebilirler.

Bugün Netdirekt ve Netin’de tüm çalışanlar (patronlar ve yöneticiler de dahil)  sonuca önem verdikleri kadar bu sonucu ortaya çıkaran sürece de önem veriyorlar ve söylediklerinin ve bakış açılarının ret edilse bile “Adil Süreç”le dikkate alındığını biliyorlar. Netdirekt’in sürdürülebilir başarısının temelinde “Adil Süreç” e verilen önem ve gösterilen özen yatmaktadır.

Müşterilerimize “Kesintisiz Kolaylık” sağlarken, sonuçların önemli olduğunu ve bu sonuçları şekillendiren sürecin daha önemli olduğunu kabul edip bu süreçleri birer “Ustalık Yolculukları” olarak görüyoruz.

Nice “Adil Süreç“lerin ortak hedeflere ulaşırken ustalıklarımızı geliştirmesi dileklerimle.

Doç.Dr.Mustafa Copcu

Koordinatör

Sosyal Sorumluluk

Merhaba,

Dün,Netdirekt’in yenilenmekte olan kafeteryasında oturuyordum. Elektronik posta kutuma bir mail ve ekinde aşağıdaki link düştü.

http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/32/11/156195/icerikler/bilisim-teknolojileri-laboratuvarimiza-destek_885938.html?CHK=ca17794bf44acf283f8f25f055a0579d

Merak edip açtım ve bir okulun bilgisayar laboratuvarından bir manzara gördüm.

Slide1

Resimlerin yanındaki kısa açıklama şöyleydi: …Netdirekt firması okulumuz Bilişim Teknolojileri Laboratuvarına tam teşekküllü bilgisayar desteğinde bulunmuştur.Vermiş olduğu destekten ötürü Netdirekt  firmasına ve yetkilisi Semih Alev´e teşekkürlerimizi sunarız…

Bu kısa ve içten teşekkürü eden Yalvaç Kız Teknik ve Meslek Lisesi’ymiş. Gurur duydum. Yalvaç, Isparta’nın bir ilçesi ve bizim Semih de Ispartalı.

Netdirekt kurucu ortaklarından Y.Semih Alev’e bu konunun nasıl geliştiğini sordum. Kısa öykünün içinde son on yılda kazanılan ustalıkların temel taşlarını gördüm. Sevindim. Manisa’da başlayan ve Netdirekt’in iki ana temel taşından biri olan TeknoAS‘ın kuruluş aşamasındaki dost desteklerini öğrendim. Sevgili Semih’in, yola çıkarken kendisine liderlik ve teşvik eden Süleyman abisini anlatırken gözlerinin içi parlıyordu. Sesi heyecandan titriyordu. Belli ki Süleyman abisine gönülden, yürekten minnet doluydu. Ben de heyecanlandım. Öykünün içinde bir de Ahmet öğretmen vardı. Ne mutlu Netdirekt’lilere ki böylesi bir yardımda bulunmaları nasip olmuş. Talep ederek süreci başlatan Ahmet öğretmene, mesajın yerine ulaşmasına aracılık eden Süleyman abiye ve hızla, hevesle gerçekleştiren Netdirekt ekibine eğitime katkıları için ben de ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Bir söz hatırlıyorum “gülün kokusu veren ele bulaşır” diyordu. Çok güzel bir söz. Anlamlı. Mutlaka bu gül kokusu “Kesintisiz Kolaylık” sağlamada ekibe güç kazandıracaktır. Bu sözün bir benzerini ve daha güzelini hepiniz biliyorsunuzdur :” Veren el, alan elden üstündür“diyen o söz vermenin kutsallığını anlatıyor.

Kendime bakıyorum da “vermek”le ilgili neler görebilirim ? diye düşünüyorum. Dört yıl önceydi. Gerçekten emekli olup bağımsızlığımı iyice duyumsadığımda kırk yılı aşan çalışma hayatımı bir cümlede özetlemeye çalışmıştım. Üç temel kısaltmada karar kıldım. Üçü de İngilizce ve gerçekten çok basit sözcüklerin baş harfleriydi. Bu üçünü bir cümlede soru şekline getirdim. Ben kendime sordum. Herkesin kendine sormasını istedim. Özellikle öğrenme yolculuklarına çıkarken bu soruyu açık yüreklilikle sormanın pek çok yararını gördüm.

Yazımın ana fikrini dağıtmak istemiyorum. Bu nedenle sadece ilk kısaltmayı paylaşmak istiyorum: GAT ve açılımı “Give And Take“. Türkçe karşılığı “Ver ki alasın”. Ya da daha yaygın şekliyle “Bu dünya al gülüm ver gülüm dünyası”. Hani hep deriz ya “Vermeden almak Allah’a mahsustur“, işte onun gibi bir şey.

Dün beni mutlu eden, İzmir’den Yalvaç’a Manisa yoluyla ulaşan bilgisayar desteğini ben aynı zamanda “Bilginin de zekatı vardır” inanışıyla görüp değerlendiriyorum.

Tüm kalbimle inanıyorum ki bu tür paylaşımlar, destekler, Netdirekt’in misyon olarak ortaya koyduğu iddialı amaca da güç katacaktır. Madem ki. “Biz, Netdirekt olarak müşterilerimize tüm internet servislerinde kesintisiz kolaylık sağlarız” diyoruz; Yalvaç’taki genç kardeşlerimizin sevinçleri, mutlulukları ve başarılı çalışmalarının gururu bu amacı gerçekleştirmedeki yorgunluklarımızı, uykusuz gecelerimizi unutturacaktır.

Daha nicelerini görmek umuduyla esenlikler diliyorum.

Doç.Dr.Mustafa Copcu

Koordinatör

Beni tanımak isterseniz eğer: http://www.copcu.com/wp-content/uploads/2008/12/cv-mc-2013.pdf

Kesintisiz Kolaylık

Merhaba

Yoğun emeklerden sonra Netdirekt yeni sitesini tamamladı. Hayırlı uğurlu olsun. Güzel olmuş; ellerine, yüreklerine sağlık. Bu günlere erişirken yapı, sistem ve insan olarak emeği şekillendiren tüm katkılara şükran duyuyorum. Sağolsunlar. Biliyorum ki bu büyüme, gelişme ve dönüşmenin temelinde “istek, inanç ve tutku” var. Bunun da bir bedeli var: Uykusuz geceler. Bu ilk yazıma kısa bir öykü ve bir mesajla başlamak istiyorum.

MC_Koordinator

“…Hazreti Musa çölde adamlarıyla birlikte giderken yolculuk uzar. Suları biter. Susuzluk dayanılmaz boyuta varınca adamları Hz.Musa’ya derler ki : “Ya Musa ! Suyumuz bitti. Ne yapalım ?”. Hz.Musa “Yağmur duasına çıkın” der. Yağmur duasına çıkarlar. Fakat yağmur yağmaz. Adamları tekrar Hz.Musa’ya gelirler ve “Ya Musa ! Dua ettik; ama yağmur yağmadı” derler. Hz.Musa: “Hendekler nerede ?” diye sorar. Adamları şaşırır ve “Ne hendeği ya Musa ?” derler. Hz.Musa sakin bir şekilde “Yağmurun yağacağına yürekten inanıyor olsaydınız dua etmeden önce hendekleri kazar ve yağmura hazır olurdunuz” der…”

Bu kısa öykü “istemenin önemini” ve “inancın gücü“nü anlatır. “Hazır” olmayı anlatır. Bir adım ötesinde “tutkulu olma“ya uzanır bu öykünün devamı. “Tutku” İngilizce karşılığı ile “Passion” aslında az da olsa eza ve cefa içerir. Tıpkı altı ay sonra beşinci yılını kutlayacak olan Netdirekt’in “Ustalık Yolculuğu”ndaki emekle yoğrulan girişimler gibi.Kuşkusuz bu süreçte Netdirekt’in en büyük destekçileri inanan, beraberliği istekle sürdüren değerli müşterileri olmuştur. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

İnanç ve tutkuyla gelişen süreçte kalite, maliyet ve hız iyileştirmeleri bugün Netdirekt’in kendini rahatça sorgulamasına ve doğru yanıtları bulmasına olanak vermektedir. Netdirekt, kendine şu soruyu açık yüreklilikle sormaktadır: “Bizim varlığımızın nedeni ne ? Biz, Netdirekt olarak internet hizmetleri sektörüne nasıl bir katkı sağlayabiliriz ?” Yanıtımız çok net, sade ve iddialı.

“Biz, Netdirekt olarak, müşterilerimize tüm internet servislerinde kesintisiz kolaylık sağlarız”.

Bu iddialı ifadeyi bir misyon bildirgesi olarak bizden çok duyacaksınız. “Kesintisiz kolaylık” için ekstra girdileri göze alıp internet hatlarımızı iki ana servis sağlayıcıdan yedeklemeli olarak alıyoruz. “Kesintisiz kolaylık” için enerji kaynaklarımızı farklı arterlerden sağlarken aynı zamanda jeneratör ve sürekli güç kaynaklarımızı yüksek kapasiteli ve yedekli olarak her zaman hazır tutuyoruz. “Kesintisiz kolaylık” için veri merkezimizde amaca uygun en yüksek kalitede ürünleri, 7/24 hizmetlerle sürekli aktif tutuyoruz. “Kesintisiz kolaylık” için İzmir merkezli veri merkezi yapılanmamızı yurt içi ve yurt dışındaki diğer lokasyonlarla sürekli olarak destekliyoruz. “Kesintisiz Kolaylık” için bu modern yapılarımızı CubeCDN gibi diğer kurumsal yapı ve servislerle her yönden güçlendiriyoruz. “Kesintisiz kolaylık” için başta “Teknik Destek Operatörleri” olmak üzere tüm kadromuzla 7/24 işbaşında “hazır” oluyoruz. “Kesintisiz kolaylık” için kadromuzu sürekli eğiterek konularında uzman olmalarını ve işlerinde ustalaşmalarını hızlandırıyoruz.

Sözün özü; “Kesintisiz kolaylık” konusunda inanç ve tutkularımız yüksek. Bir gün bizi ziyarete gelirseniz bu tutkuyu “Netdirekt Ailesi” beraberliğinde “geleceği şekillendirme” gayretlerindeki özverili çalışmaları görürsünüz ve aşağıda yinelediğim “Kesintisiz Kolaylık” iddiamızı siz de tanığımız olursunuz ve inançla gönülden paylaşırsınız.

Biz, Netdirekt olarak, müşterilerimize tüm internet servislerinde kesintisiz kolaylık sağlarız. “

Başarı dileklerim ve saygılarımla.

Doç.Dr.Mustafa Copcu
Koordinatör